31 Aralık 2010 Cuma
28 Aralık 2010 Salı
21 Aralık 2010 Salı
beklenen kargo!
Akşamları tamamen ev kadını düzeni alıyorum.Elimde işim tv de dizim, dizimde kedilerim öyle huzurlu öyle dingin tıpkı Fethiye deki gibi vaktimi geçiriyorum. saat on iki de de yatmış oluyorum altı saat uyku yetip artıyor bile...
Nazar boncuklarından hemen bir bileklik yaptım.Akşam olduğu zaman çekmeceleri açıp açıp malzemelerimi seyrediyorum çocuk gibi için için seviniyorum :) ha bu arada şafak 890 a düştü... 891. gün kumsaldayım .....:)
19 Aralık 2010 Pazar
Günlerden Bir Pazardı...
11 Aralık 2010 Cumartesi
Böyle melekler gibi uyuduklarına bakmayın. oynarlarken 300 spartalı Pers topraklarına girmiş gibi sesleri çıkıyor ve onları durduracak hiç bir kuvvet yok en azından ben başaramadım
Büyükten küçüğe Kömür, Kadife ve Kirli :)
Fethiye gezisi bir sonraki yazıya kaldı. Şu an hava kapalı akşama kar yağışı bekleniyor. Hiç bir insanın hiç bir kedinin,köpeğin,kuşun üşümemesi dileği ile....
15 Kasım 2010 Pazartesi
20 Eylül 2010 Pazartesi
KARA BÖRÜLCELERİM :)
Kömürden iyi bir anne olurmuş aslında resimlere bakınca daha iyi anlıyorum.
17 Eylül 2010 Cuma
RENGARENK
14 Eylül 2010 Salı
ŞEYTAN KALESİ 2
buralarda ilk başta aaa aynı filmlerdeki gibi diyerek sevinç çığlıkları attığım sonra uçurum kenarlarında ecel teri dökerken deli mi öptü bizi diye diye söylendiğim kale yolu
Bu resimde çok yakın görünüyor ama gerçekten korkutucu bir yüksekliği vardı .
Şeytan kalesine giderken ardımızda bıraktığımız patika yol
ŞEYTAN KALESİ
Hep Ardahan da gezilecek yer yok şehrin içi çok küçük diyordum ya. Sabah komşumla döküldük yollara.. Burası Çıldır yolu... Şeytan Kalesine giden yol.. ormanın içinden geçiyorsunuz ben bu manzarayı beklemiyordum açıkcası... Hem şaşırdım hem de sevindim yeşil görmek her zaman güzeldir :)
Köyün ismini hatırlayamadım. Kars -Ardahan civarında kazların çok rağbet gördüğünü ve bu manzaraya hemen hemen her yerde rastlayabileceğinizi söylememe gerek yok. O kadar şımartılıp egolarına tavan yaptırılmış ki gelen arabaya bile duracak mı -çarpar mı diye dönüp bakmıyorlar :)
Ve arabayı köye bırakıp kaleye doğru yola çıkacakken köyün mobil marketine denk geldik. Aslında çok rahat bir alış veriş yöntemi. ne güzel evinin önünde istediğini seç ordan mutfağa taşı :)
Harman yeri sürseler dedikleri bu mudur ki? sigara içerken uzaklara baka baka nefes çekmeyi severim. Emeğin manzarası güzel olmaz mı ...
Çamlıçatak ormanı... buraya geldim geleli gördüğüm ilk orman olunca durup resimlemeden geçmedim :)
31 Ağustos 2010 Salı
30 Ağustos 2010 Pazartesi
TÜRKİYE SİZİNLE GURUR DUYUYOR
27 Ağustos 2010 Cuma
İŞTE HAYAT
Misketimin gidişine yavaş yavaş alıştım her insanın acıya alıştığı gibi... Zaten yeteri kadar canım yanmışken acımı çok komik bulan oldu, aman buna mı ağladın ben de birşey oldu sanmıştım diyen oldu cevap bile vermedim ne denilebilir ki ... Ben sevdiklerimi, aileme dahil ettiklerimi hayvan ya da insan diye ikiye ayırmıyorum,sadece seviyorum... Bunu anlamak bu kadar mı zor ? Çarpıp kaçan adam durup bakmamış bile umarım ona da durup bakan olmaz...
O günden beri durmuyorum evi temizledim. Gittim yün aldım Kıvırcığıma atkı başladım bugün işe gitmeden öncede bitirdim geriye püsküllerini takmak kaldı. O pahalılığından yakındığım tuhafiyeye gidip bir kaç boncuk aldım küpe yapmak için.Devamlı bir şeylerle uğraşıyorum yoksa hem zaman geçmiyor hem de boş kalan beynim savaşta esir düşmüş çocuk gibi her kötü düşünceye teslim oluyor.
Bu bebek Misketin gittiği gecenin gündüzünde geldi. İş çıkışı çarşıya doğru giderken yaşlı bi kadının bu yavruyu ayağıyla merdivenden itelediğini gördüm. Durup seslendim kadına senin mi bu kedi diye hayır üç dört gündür burda gitmek bilmiyo dedi. Yaşlı diye sesimi çıkarmadım ver bana teyze dedim eve geri dönüp eve getirdim.Üç dört gündür orda kalan bir yavruya bir küçük kase süt ya da hiç olmazsa bir kuru ekmek içini vermeyi akıl etmeyen teyze merdivene ayağının tersiyle itlemeyi biliyordu. Gözü kapalıydı geldiği gün sonra bi arkadaşım göz merhemi sürdü baktım iyi geliyor ben de devam ettim. Demek ki Misket gideceği için bu yavru o gün bana geldi ben böyle olduğuna inanıyorum...
Bu bebek te tıpkı Kömür gibi simsiyah ama evde nasıl olsa aynısından var ne gereği var diye onu orda bırakamazdım.Kömür ilk gün delirecekti tacı tahtı elinden alınıyor sandı . Sağlam bir ip bulsa kendini asacağından emindim. Hani kedilerin sinirlenince kıhlamaları var ya işte ilk iki gün Kömürün kıhlamaktan boğazı tahriş oldu yavruyu yanında istemedi ama benim koca kızım sonunda onunla yaşmaya alıştı. Yan yana yemek yemeleri bile büyük bir mucize ilk günlere bakılırsa. Hem Kömür gibi siyah hem Kömür gibi güzel bir kız adını Kadife koyduk. Vardır bunda da bir hayır dedim bi sigara yakıp Giden Misketi düşündüm Kadifeyi kucağıma alıp öptüm işte hayat dedim...