31 Aralık 2010 Cuma

açlar doysun,hastalar şifa bulsun,fakirler zengin olsun. yalnızlar eşini, evsizler evini bulsun yeni yıl hak eden herkesin yılı olsun...



28 Aralık 2010 Salı

Bugün görevli olarak Posof ilçesine gittim. Posof Türkgözü sınır kapısının olduğu ilçe. Gürcistan'a gitmek için burdan geçiliyor. Sabah dokuz civarı yola çıktık, Damal'ı biraz geçince bu donan dereyi resimledim.ne kadar soğuk siz düşünün :)
Posof ile Damal arasında bulunan Ilgar geçidi, yılın ilk karı önce buraya yağarmış ve kışın genelde kar nedeniyle geçit kapanırmış.Durup resimlemeden geçmek olmazdı çünkü görev harici buraya bir daha gelebileceğimi sanmıyorum.
Bu sınır taşı Türk ve Gürcü bayraklarının rengini taşıyor.Ukalalık etmeyeyim ben sınır taşı olayını bugün öğrendim yani böyle bir taştan haberim vardı ama sınırdaş ülkelerin renklerini taşıdığını bugün öğrendim. Gürcistan tarafını resimlemek mümkün olmadı çünkü Gürcü polisi bu konuda çok hassas hemen hemen hepsi Türkçe konuşuyor ve sıcakkanlılar .Tampon bölgede ayak üstü sohbet edip (sohbetimiz tamamen Türkçe geçti ) vedalaştık. Hani kapı gibi deyimi vardır ya işte aşağıda ki resim tam bu deyime göre.Doğunun doğusunda da olsam Ülkem bambaşka işte :) ismi bile yetiyor....

21 Aralık 2010 Salı

beklenen kargo!

Merakla yolunu gözlüyordum sonunda geldi :) Sadece akşamları vaktim olduğu için bir süre oyalanırım bunlarla. Artık kendime bir program belirledim ona uyuyorum ve şimdilik gayet iyi gidiyor. Örneğin sabah altıda kalkıyorum ve hemen radyoyu açıyorum. Önce bizim üç silahşörlerin kahvaltısını yaptırıp ardından kuzuyla benim kahvaltı faslımız başlıyor. İşyerinde zirveye ulaşan çay ve kahve çılgınlığım artık bitti. Çünkü çay ve kahve vücutta su tutuyormuş ve şişkin görüntüye sebeb oluyormuş yani benim bi günahım yokmuş tüm suç çay ve kahvede :)
Akşamları tamamen ev kadını düzeni alıyorum.Elimde işim tv de dizim, dizimde kedilerim öyle huzurlu öyle dingin tıpkı Fethiye deki gibi vaktimi geçiriyorum. saat on iki de de yatmış oluyorum altı saat uyku yetip artıyor bile...

Malzemeleri seçme imkanım yoktu beni avutacak malzeme yollayın demiştim o kadar :) bazılarını hiç denemedim takı yaparken ama iyi işler yapabilirim gibime geliyor. bakalım :)
Bu küpeler son kargodan çıkan boncuklarla yapıldı,iddiasız ama zarif duruyor mavi çiftin bir tanesini kendime sakladım.
Süet ip ve kolye sallantısını birleştir al sana kolye :)
Nazar boncuklarından hemen bir bileklik yaptım.Akşam olduğu zaman çekmeceleri açıp açıp malzemelerimi seyrediyorum çocuk gibi için için seviniyorum :) ha bu arada şafak 890 a düştü... 891. gün kumsaldayım .....:)

19 Aralık 2010 Pazar

Günlerden Bir Pazardı...

Fethiye' de henüz Ardahan 'ın adı bile aklımdan geçmezken yaptığım boyama meyvelik.Bugün maç görevinde bitse de gitsek diye hayıflanırken aklıma düştü.Eve gelri gelmez resimledim.
Bu ahşap askıyı da Fethiye' den almıştık. Fil figürünü çok sevdiğim için yarım elma'm bunu yeni evim için hediye etmişti. Güle güle kullan derken içimiz nasılda burkulmuştu çünkü ondan ayrı güle güle kullanabileceğim hiç bir şey yok gibiydi. Şimdi alıştım diyorum gelir geçer diyorum ama ne yapsam boş bir yerde tıkanıp kalıyorum ve şimdi pencereme düşen kara inat günlük güneşlik bir akdeniz sabahına uyanıp hepsi rüyaymış demek istiyorum....

Evet bu aşağıda gördüğünüz atkıları çok iyi resimleyemedim ama dut ip ya da koza ipleri Fethiye'den aldım tanesi 1.5 lira ama Ardahan dan aldığım kırmızı dut ip 4 liraydı.Açıklama her zaman aynı; kargo parası. Ben inadım inat dedim bir şey almıyorum buradan elimden geldiğince. İsteyen itiraz etsin ama gerçekten buranın geçim kaynağı asker,polis ve öğretmen. neyse moralimi daha fazla sinirlendirmeden başka dala atlayayım. geçen cuma kargom geldi içinde beni bir ay kadar oyalayacak incik boncuk var yani yeni takılar yolda napalım kış geceleri malum kestaneyle mısırla tv yle nereye kadar :)

Atkıları boğazlı kazaklarımın üstüne atıp büroda da fular gibi kullanıyorum ama dışarıda da epeyce soğuktan koruyor.Şimdi elimde aylardır sürünen böyle şalımsı atkımsı bir örgüm var rengini sevdim ama ince yünden ördüğüm için epey vaktimi aldı. Kış bitmeden tamamlamam lazım. kendimi şartlandırdım haftaya resimleyip yayınlamak için :) Kendimi bu işlere iyice kaptırdım şark görevi biterken bir araba dolusu eşyam olacak :)

11 Aralık 2010 Cumartesi

Uzun zamandır süren bir bunalımım vardı. Adahan!a gelen her yabancının yaşadığı uyum sorunu,iklim sorunu, gidecek bir yer,yapacak bir şey bulamama sorunu hepsi üst üste geldi ama hani derler ya "ilaç gibi geldi" diye işte Fethiye ziyareti bana öyle geldi. Artık bunalmak, dertlenmek, kederlenmek yok. Hem zaten ne olacak ki şunun şurasında,hepi topu,tam tamına 899 günüm kaldı :)
Şimdi bu da nesi diyeceksiniz hiç demeyin. Bu siyahlı beyazlı küçük erkeği eve almasaydım vicdanım uzun bir süre sızlayacaktı çünkü bu soğukta ( ki Ardahan da kış gerçekten çetin geçiyor ) bu miniği sokakta kaderine terk edemedim.ha iki ha üç ne farkeder dedim :) aslında çok şey farkediyor mamaları kumları ışık hızıyla bitiyor. Aşıları ilaçları derken masraf çoğaldı ama olsun ne yapalım bu küçük erkeğin de bizim hanemizde nasibi varmış.Adı Kirli çünkü geldiğinde çok kirliydi ve parazit doluydu şu anda aslan parçası bir erkek :)
Böyle melekler gibi uyuduklarına bakmayın. oynarlarken 300 spartalı Pers topraklarına girmiş gibi sesleri çıkıyor ve onları durduracak hiç bir kuvvet yok en azından ben başaramadım
Büyükten küçüğe Kömür, Kadife ve Kirli :)
Fethiye gezisi bir sonraki yazıya kaldı. Şu an hava kapalı akşama kar yağışı bekleniyor. Hiç bir insanın hiç bir kedinin,köpeğin,kuşun üşümemesi dileği ile....